Kimler oruç tutamaz, akıl sahibi olan her insan bilir ki, yüce Allah yarattığı kullarını sayısız nimetlere karşı bir sene boyunca serbest bırakan yüce Rabbimiz, sadece Ramazan ayında bir aylık bir sabır imtihanına tabi tutulur. İnanmış olan bütün insanlar bu bir aylık sabır imtihanına seve seve gönülden evet demektedir. Sene içerisinde bir ayın neden Rabbimin emrini yerine getirmeyeyim ki? Ben bu kadar iradesi zayıf olan, boğazına düşkün obur biri miyim? Diyerek de Ramazan orucunun mutluluğunu toplumla beraber yaşamayı esas almak gerekir. Tereddüt ve vesveseye asla girilmemesi gerekir. Büyük bir azimle ve gayretle bir ay boyunca orucunu sevgiyle tuttuklarında ibadetlerini de aynı şekilde büyük bir aziml içerisinde camilerde halkla birlikte yapmaya gayret etmek gerekir, çevresinde olan konu komşudan ayrı kalmak gibi bir mahrumiyete ve ayrılığa düşmek istenilmez. Allah korusun, bir yanlışlık yapılıp da nefsine uyarak orucu tutmamak gibi büyük bir günaha yöneldiklerinde bunu da hiç olmazsa açıkça değil de gizli bir şekilde yaparak insanları oruç yediğine şahit tutmak istenmemekte, bu da dinde fıasık-ı mütecahir denilen aleni günahkâr durumuna düşmeyi göze almamaktadır. Çünkü bir günah gizli işlendiğinde Allah ile kendi arasında kalacaktır, günah gizlenmez de açık olarak ilan edilerek işlenirse eğer bu bütün insanları şahit tutup aynı günahı onların da işlemesini teşvik etmek anlamına geldiğinden dolayı vebal çok genişlemiş olacaktır.
Şayet oruç tutamayacak durumda mazereti olan kişi ise sonsuz merhamet sahibi olan yüce Rabbimiz, kendi kullarının oruç tutarken zorlanacak olan bu özür sahiplerini de ayırt eder, bu kişilere oruçlarını mazeretlerinin bitiminde tutmalarını uygun görür.
Kimler Oruç Tutamaz
En başta küçük yaşta olan masum çocukların oruç tutamayacağı belirtilmesi gerekir. Bu kişiler erginlik yaşına girdikleri sürece oruç tutmakla yükümlü değildir. Buna rağmen oruç tutarlarsa eğer sevabı, onları oruca alıştıran kişilere şamil olur. Kız çocuklarına dokuz yaş, erkek çocuklarda 15 yaş erginlik yaşı denilen yükümlülük başlangıcı olarak kabul edildiğinde esas yükümlülük tespitini muayyen halle ihtilam olmanın başlamasıyla kesinleşir.
Çok yaşlanmış kişiler oruç tutacak kuvvete sahip olmayan bu kişilerin halsizlikleri oruç tutmaları halinde daha da artar, zor durumda kalmalarında tutmamaları gerekir. Bun kişilerin ekonomik durumu müsait ise tutamadıkları her oruç başına 10 TL çevresindeki yoksullara vermeleri gerekir.
Yaşlı olmayan fakat hasta olan kişiler oruç tutacak olduklarında hastalıkları artar, sıhhatleri daha da bozulacaksa eğer, sıhhatine kavuşunca oruç tutmaya niyet ederler ve beklerler.
Hamile bayanlar taşıdıkları bebeklerine zarar geleceğini biliyorlarsa eğer doğumdan sonra oruç tutmayı niyet ederek oruçlarını tehir etmeleri gerekir.
Doğum yapmış olan ve çocuk emziren anneler çocuğun veya annenin zarar göreceğini düşünürlerse eğer oruçlarını tehir eder, daha sonra tutarlar.
Her ay belirli günlerdeki özürleri başlamış olan bayanlar, özürleri başladığında hemen oruçlarını bırakmaları gerekir. Bu süreç sonrasında orucu tutarak tamamlarlar.
Seferde olan kişiler yani oruç günlerinde 90 kilometreden az olmayan yolculuğa çıkmış olanlar oruç tutamaz. Fakat yolcular yeme iznine sahip oldukları durumda bile oruç tutarlarsa sevap kazanacaklardır.
Yukarıda belirtilen kişiler yani oruç tutamayacak olan kişiler gerekli görüldüğünde kendi istekleriyle oruç tuttukları zaman sevap kazanmış olacaklardır. Bu husus kesinlikle kişilerin kendi iradesine kalmış bir durumdur.